Lohusa olunca (biz buna içimden vahşi bir kadın çıktı da diyebiliriz) biraz değiştim. Tamam itiraf ediyorum artık ben ben değildim. Neden mi? İşte sebepler...
Bir kere hormonlar bütün vücudumu özellikle beynimi ele geçirdi. Bilim kurgu filmlerini aratmayan türden bilinmeyen güçlerin etkisi altına girdim diyebilirim. Çünkü olduk olmadık her şeye farklı, ani tepkiler veriyorum. Hiç olmayacak şeylere üzülüyorum. Ağaçlar yapraklarını döküyor, bu yapraklar yere düşünce canı acıyor mu? Canım yapraklar... ıngaaaaaa... Ağlama moduna girene kadar bebeğim başlıyor ağlamaya. Neyse beni buna iten dış etkenleri de unutmamak lazım. Evet bazen herkese sinir oluyorum, en çok da kocama. İşte, kocamdan nefret etmemin sebepleri:
Çünkü eşim çok rahat. Ben perişan halde yüzümü yıkayamazken, bebeği emzirirken hem diğer çocuğa ders çalıştırıp hem kahvaltı hazırlayabiliyorum. Ancak eşim hem bebeği kucağına alıp hem kapıyı açamaz.
Bebek ağlarken geceleri uyuyor numarası yapıyor. Biliyorum numara yapıyor ama bebeği doyurma yetisi bana verildiği için onu mimleme şansına erişemedim. "Beni kandırma biliyorum uyanıksın." diyeceğim ama buna ne gerek var? Uyansa da çok işime yaramayacak.
Ben perişan halde bebeğe bakarken o yemeğin lezzetinden bahsediyor. Biraz daha tuzlu olsaydı, nohutlar tam pişmemiş gibi can sıkıcı şeyler. İçimden sofrayı camdan fırlatasım geliyor. Yemeği yiyebildiğine şükretmeli, çoğu zaman aç geziyorum evde.
Kayıp olan her eşyayı bana soruyor ve bulunmadığında suçlayıcı bir gözle bakıyor. Evet tıraş makinesinin şarjını en son nereye koyduğumu hatırlamıyorum çünkü zaten ben kullanmıyorum. Mavi kravatını soruyor sanki en son iş toplantısında kravat takmışım gibi.
Olumsuz giden durumlarda bir numaralı suçlu beni görüyor. Bebek ağlıyor çünkü anne tam bakamıyor. Bebek hasta oldu çünkü anne onu üşüttü. Bebeğini hasta etme gibi psikopat bir düşünceye hangi anne sahip olabilir? Ben de üzülüyorum bebeğim hasta olunca ve onun sağlıklı olması için kendi ihtiyaçlarımı bile karşılayamıyorum.
Bebeğimin kendine benzetmek için çaba harcıyor. "Kulağının kenarı aynı ben, uykuya dalarken göz kapağının en son kirpiği aynı benimki" gibi kendine benzetme numaraları bunlar. Ayol sağlıklı olsun da kime benzerse benzesin. Ha bir de kaynanama benzemeyebilir, bu durum beni mutlu eder.
Gereksiz yere gergin. Gece rahat bir uykunun ardından gıcır gıcır takımlarını giyip işe gidiyor. Orada iş arkadaşlarıyla sırtını rahat koltuğuna yaslayıp iki muhabbet ediyor. Ve eminim öğle arasını bir dakika geçse müşteri ile ilgilenmiyordur. Akşam trafiğine takıldım diye gerginlik çıkarıyor. Arabasında son moda müzikleri dinleyip keyifli bir yolculuk yapmıştır, biliyorum. Hem eve 10 dakika önce gelse ne olacak ki? Yetiştirmesi gereken bir akşam yemeği, toparlanmayan bir evin temizlik sorumluluğu yok ki?
Ailesi için canını dişine taktığını vurguluyor. Bu gerçekten sinir bozucu. Evli ve çocukları olan biri olmasaydı sanki evde oturup baba parası yiyecekti? Yahu zaten çalışacaktı! Bu insanlığın kaderinde var olan bir şey, çalışmak.
Sinirli ve suratsız olduğum zamanlarda benden daha fazla trip yapıyor. Halbuki beni öyle görünce gönlümü alsa dünyanın en mutlu annesi olacağım ya. "Hayatım canını sıkma, bunlar geçecek, ben yanındayım..." dese bütün yelkenlerim suyun dibini boylayacak. Ağaçlar yeşillenip, çiçek açacak, kuşlar ötecek, küresel ısınma son bulacak. Evet abartıyorum ama gerçekten çok sevineceğim ya.
Kocama sinirleniyorum çünkü etrafta başka sinirlenecek kimse yok. Çocuklarıma sinirlenmem psikolojisi bozulabilir. Anneliğin yükü ağır geldiğinde eşime sinirleniyorum. Başka türlü nasıl rahatlayabilirim ki?
İşte bunlar kocamdan ara ara nefret etmeye yetecek konular. Daha fazla sebep eklemek isteyen olursa yorumda görüşürüz.
Comments